Bizim gençliğimizde bu iki isim, İsa Yusuf Alptekin ve Doğu Türkistan eş anlamlı gibi idi. Biri telaffuz edildiğinde, hemen diğeri akla gelirdi. Zira İsa Yusuf Bey nefes aldığı sürece karşılaştığı herkese, muhatabının sıfatını, sayısının azlığı veya çokluğunu dikkate almaksızın, son derece açık bir uslupla ve basit şekilde Doğu Türkistan’daki zulmü ve orada yaşayanların çilesini, derdini anlatırdı. Bunu yaparken sadece kelimelerin ifade kabiliyeti ile yetinmezdi. Daha doğrusu, hangi kelimeyi kullandığı önemli değildi. Sesinin tonu, yüzünün ifadesi derdini anlatmaya ve muhatabının da bu derdin büyüklüğünü anlamasına yeterdi. Bazen hiçbir şey söylemeden, bakışı bile sadece kendinin değil, bütün Doğu Türkistanlıların dertlerinin azametini idrak ve hissetmenize kâfi gelirdi.
Kısa bir süre de olsa bağımsız olmuş Doğu Türkistan Devleti&rsq...