Uzak yakın demeden geçmiş, gelecek ve dahi güne dair her türlü anlatıda hikayeleştirmeye yer verilir, özel, tüzel veya genel bir anlatım dili kullanılır. Bu dil, konuyu olduğundan farklı gösterebilir, farklı mecralara sürükleyebilir veya farklı anlamlar yükleyebilir.
Bu durum politika dahil her alana birebir uygulanabilir ve görülen odur ki, konunun gerçek anlamda gerçekle bir bağı yoktur. Gördüğümüz, görmek istediğimiz, inandığımız, inanmak istediğimiz hatta bazen inanmamız gerektiğini düşündüğümüz bir gerçeğimiz vardır. Bir tür sanal gerçeklik denilebilir buna.. Ya da bir tür sanat gerçekliği…
Nerede olduğumuz, nereden baktığımız, ne amaçladığımız, kime veya neye inandığımız bizi başlangıçta öyle düşünmesek de taraf yapar. Yazı geleneği yerine sözlü anlatımı ter...