- Destandan Romana Bir Geçiş: Hayrettin İvgin’in Manas’ı
- Gürcistan Borçalılı Âşık Hüseyin Saraçlı’nın Doğumunun 100. Yılı Dolayısıyla “Saz Emaneti, Yurt Emaneti!”
- Türk Macar İlişkileri Araştırmaları Denilince
- “Mecnun’um Leyla’mı Gördüm” Türküsünün Sözleri Hangi Halk Şairine Aittir?
- Âşık Tarzı Destan GeleneğindeYeni Bir Dal: Sözlük Destanlar
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeki Gürel; “İl üniversitelerinde görevli bir öğretim üyesi neler yapmalıdır?” sorusuna yerinde ve en doğru cevabı vermeyi sürdürmekte. Keşke, her il üniversitesinin Zeki Gürel gibi en az on öğretim üyesi olsa!
İl üniversitelerinin; Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehir, metropollerdeki üniversitelere göre eğitim öğretim görevlerinin yanı sıra bazı farklı hizmetleri, işlevleri vardır.
Bunları satırbaşları olarak hatırlatalım:
1 Her üniversitenin temel görevlerinden biri de araştırmadır. İl üniversitelerinin kültürel ekonomik araştırma alanı, öncelikle kuruldukları ildir. İlle ilgili temel araştırmalar yapılmadan, diğer illere yönelmeyi şahsen doğru bulmam. Üniversiteler, araştırma hizmetlerini, kuruldukları ile göre değil, öğretim üyelerinin memleketlerine göre yaparlarsa ne olur biliyor musunuz? Rektörler bilimi ortaya çıkar. Doğal olarak, Türkiye’de her öğretim üyesini ilgilendiren genel konulardaki araştırmalar elbette sürdürülecektir.
2 İlin sosyal, kültürel, ekonomik hatta siyasal sorunlarına çözüm üretmek üniversitenin de görevidir. Bu görev, valinindir, belediye başkanınındır, milletvekillerinindir diyemeyiz. Üniversite, bilim ocağıdır. Her sorun, mutlaka bilimin yol göstericiliğinde, kılavuzluğunda çözülürse başarı sürekli olur.
3 İlin kalkınması için düşünülen bütün projelerde (yol, baraj, kentsel dönüşüm, turizm geliştirme alanı gibi) üniversitenin ilgili fakültelerindeki öğretim üyelerinin görüşü alınmalıdır. Şayet il üniversitesi bu hizmetten kaçınırsa veya yetersiz kalırsa o zaman büyük illerdeki üniversitelerden yardım alınabilir.
4 Şehrin sosyal hayatına yansıyacak olumlu tutum ve davranışlar geliştirmek.
5 Üniversite genel kitaplığında; ille ilgili kitap, makale, dergi ve gazete koleksiyonu oluşturmak.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, beş maddede özetlediğim bu hizmetlerin çoğunu başarıyla yerine getiren bir il üniversitesi. Bunda, kurucusunun Bolulu olmasının payı büyük. İldeki her toplantıda, sempozyumda üniversite, mutlaka düzenleyiciler arasında. Valilik ve belediye başkanlıklarıyla uyum içinde çalışıyor.
Yrd. Doç. Dr. Zeki Gürel ve eşi Yrd. Doç. Dr. Rânâ Gürel, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinde göreve başladıkları 2010 yılından bu yana, Eğitim Fakültesindeki derslerinin yanı sıra Bolu’nun kültürel değerleri üzerinde çalışıp kitap ve makale yayımlıyorlar. Bolu gazete ve dergilerinde sürekli yazıyorlar. Kendi öz memleketlerini unutup bir Bolulu akademisyen gibi görüyorlar kendilerini. Dr. Gürel’in 2014’te yayımlanan Ozan Battal Türksever/Hayatı, Sanatı, Eserleri adlı kitabı (Ankara 2014, 551 s., Berikan Yayınevi), Bolu’ya kültürel hizmetlerine yeni bir halka ekliyor. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin 20. kuruluş yılına armağan etmiş bu eserini.
Dr. Gürel’in ele alıp ölümsüzleştirdiği aslen Sivaslı olup uzun zamandan beri Bolu’da yaşayan halk şairi Battal Türksever, Kültür ve Turizm Bakanlığının 1992’de yayımladığı Yaşayan Halk Ozanları Antolojisi’nde (hzl. Mevlüt Özhan, Emine Kırcı, N. Zeynep Özçörekçi, Ömer Gözükızıl ve Mukadder Küren) olmadığı gibi, birçok antolojide de yer almamaktadır. İlk şiir kitabı Bozarmut, İstanbul’da 1982 yılında basılmış. 1991 yılından itibaren Bolu Üçtepe gazetesinde Sazıyla Sözüyle Bolu, Redif, Bolu’da Sanat Sokağı ve Birliğe Çağrı dergilerinde şiirleri, röportajları yayımlanmış ama yine mahallî şair olmaktan kurtulamamış. Ta ki, Dr. Gürel’in onu Türkiye’ye tanıştıran eseri yayımlanana kadar.
Battal Türksever, Sivas Gemerek Eskiyurt köyünde, 1 Temmuz 1925 tarihinde dünyaya gelmiş bir şair. Bir çiftçi ailesinin oğlu. İlkokula gidememiş. Okuma yazmayı köyündeki bir kişiden öğrenmiş. Alevi Bektaşi kültür geleneği, inanç sistemi içinde yetişmiş. Askerlik sonrası köyünde bir süre muhtarlık yapmış (1954-1958). Muhtarlık döneminde ilk işi köyüne bir ilkokul yaptırmak olmuş. 1958 yılında ailesiyle Bolu şehir merkezine gelip yerleşmiş. Berberlik, kimya fabrikasında ustabaşılık, son olarak da tuhafiyecilik yaparak dört çocuğunu yetiştirip okutmuş. 1995 yılında Bolu’da Hacıbektaş Derneği’ni kurup 2000 yılında kapanana kadar başkanlığını yapmış. Bağlama çalamıyor, tipik bir kalem şairi. Tanınmamasında bağlama çalamayışının rolü büyük olsa gerek.
Bugüne kadar dört şiir kitabı yayımlandı: Bozarmut (İstanbul, 1982), Sevgi Yağmuru (Bolu, t.y.), Gönül Dostu (Antalya, 2001), Sevgi Pınarından Birkaç Yudum (Bolu, 2002).
Alevi Bektaşi halk şairleri, âşık yerine kendilerine halk ozanı denmesini isterler. Bir mahlas alamamış, Türksever soyadını mahlas gibi kullanmış, Ozan Türksever olarak halk arasında tanınmıştır.
Dr. Gürel’in kitabı dört bölümden oluşmaktadır:
1 Bölüm: Sivas’tan Gelip Bolu’da Nefeslenen Şair: Battal Türksever/Resmî ve Hususi Hayatı, Eserleri ve Sanatı, Edebî ve Sosyal Çevresi
2 Bölüm: Eserlerinden Örnekler/”Sevgi Dalları” Şiirleri (449 şiir), Mülakatlar (4 Mülakat).
3 Battal Yurtsever için Yazılanlar/Bu bölümde hakkında yazar ansiklopedilerinde yayımlanan yazılar ve bazı tanıtım, takdim yazıları ile kendisine yazılan iki şiir yer almaktadır. Yazar ansiklopedilerinden sadece İhsan Işık’ın hazırladığı Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçıları ve Kültür Adamları Ansiklopedisi’nde biyografisi yer almıştır. Ayrıca, Cevat Alpaslan ve Zeki Gürel’in Bolu meşhurlarıyla ilgili kitaplarında da biyografisi bulunmaktadır.
4 Bölüm: Battal Türksever’in Severek Okuduğu Şiirler/Bu bölümde yer alan yedi şiir, Ozan Türksever’in defterine yazıp zaman zaman okuduğu Alevi Bektaşi şiir geleneğine dâhil eserlerdir. Hatayî, Malatyalı Âşık Sadık, Kalender Abdal, Kul Himmet Üstadım, Viranî ve Noksanî’ye ait bilinen şiirlerdir. Hacı Bektaş Veli’den de bir dörtlük var.
Kitap, “Battal Türksever Bibliyografyası” ve “Battal Türksever Albümü’nden” bölümleri ile tamamlanmaktadır. Albüm bölümünün sonundaki bestelenmiş üç şiiriyle ilgili notalar da dikkatimizi çekmekte.
Zeki Gürel, tamamen sözlü kültür ortamında yetişmiş, yazılı kültür okullarından etkilenmemiş bir kır çiçeğini görüp rengini, kokusunu keşfedip edebiyat dünyamıza kazandırmıştır. Dili, yazılı kültürün İngilizce, Arapça ve Farsçasıyla karışmamıştır. “Ben, Arapça ve Farsça ile hiç anlaşamıyorum. Benim özüm, sözüm, her şeyim Türk. Söylediğim de Türkçe olmalıdır.” demektedir daima.
Zeki Gürel’i kutlarken, yazımızı Ozan Türksever’in iki şiiriyle bitirmek istiyoruz. Ömrü ve sanatı uzun olsun!
Benzerim
Şu ben benden ayrı düştüğüm zaman
Bilesin her şeyden yoza benzerim.
Ocak başka yanar, başkadır duman
Baharı olmayan yaza benzerim.
Sürüsüz bir çoban ömür bağında
Haykırır, kurtulmaz kader ağında
Sevgi pazarında, aşk dergâhında
Düzeni bozulmuş saza benzerim.
Meyvesiz, gölgesiz ağaçlar gibi
Sevgilerden uzak deyişler gibi
Zamansız, vakitsiz yağışlar gibi
Soğuyup donacak buza benzerim.
Türksever’im olma öyle kuldan
Adın söylenmesin ayrıca dilden
Sevgiye gitmeyen bozukça yoldan
Ayağa bulaşan toza benzerim.
Kimsesi
Aşkı sevgiyi yarattın
Akıl fikirlerle donattın
Düşünceyi güçlü tuttun
Kimsesizler kimsesi.
Her şeyi sevdin yarattın
Kendi sıfatından kattın
Her oyunda kendin üttün
Kimsesizler kimsesi.
Varlığım senin elinde
Düşürmem seni dilimde
Sevgin karışık kanımda
Kimsesizler kimsesi.
Bağışla gel Türksever’i
Sensin derdimin dermanı
Bana bağışla dünyamı
Kimsesizler kimsesi